Liste des hashtags les plus populaires par sujet #HOMEOF

There’s nothing more stunning than the snow as it melts in the valleys of Erzincan. #MondayMotivation #NaturalTherapy . @dr.iyasar . #Turkey #HomeOf #Erzincan

So beautiful! The view ain’t bad either.  #TurkishBreakfast #Fethiye #MadForMed . @iamtravelr . #Turkey #HomeOf #Mugla

Snow-white fog competes with the purity of the snow that fell from a heavenly height / Белоснежный туман соперничает с чистотой снега, упавшего с небесной высоты • #argosincappadocia #uchisar #kapadokya #каппадокия #turkey #турция #homeof #unesco #worldheritage

Tarihi binaların müze olarak ziyarete açılması bize büyük bir mutluluk ve heyecan veriyor. 1929’da İtalyan mimar Giulia Mongeri tarafından, İş Bankası’nın 3. Genel Müdürlük binası olarak Ankara Ulus’ta inşa edilen bu muhteşem bina müzeye dönüştürüldü. Birinci Ulusal Mimarlık Akımı üslubunda tasarlanan yapıyı caddeden izlemek ve dekorasyonunu Selahattin Refik Sırmalı‘nın yaptığı orjinal odalarda dolaşmak tam bir göz banyosu. Erken Cumhuriyet dönemi mimarisinin günümüze ulaşmış en güzel örneklerinden biri olan tarihi binada, Batı ve Osmanlı mimarisi ile Art Nouveau ve Neo Rönesans akımlarının izlerini görebiliyoruz. Türkiye İş Bankası İktisadi Bağımsızlık Müzesi, Pazartesi hariç her gün 10.00 – 18.00 saatleri arasında ücretsiz olarak ziyarete açık olacak. Müzenin bodrum katında kiralık kasa bölümü var. Giriş katında Mongeri’nin zarif tasarımı kendini gösteriyor. Bu katta bankanın iktisadi bağımsızlık tarihine dair koleksiyonunda yer alan fotoğraf, belge, obje ve filmler eşlik ediyor. 1. katta, Atatürk’ün de misafir edildiği, orijinaline uygun şekilde korunan “İdare Meclisi Salonu” ve genel müdür Celal Bayar’ın odası bulunuyor. Atatürk’ün ziyareti sırasında çekilen fotoğraftan Kurt Bullent tarafından müze için yapılan bir yağlıboya tablo ile Atatürk’ün Banka’nın İskenderiye Şubesi’ne hitaben imzaladığı, Weinberg tarafından yapılan portresi de bu katta sergileniyor. 2. katta “Türkiye İş Bankası İftiharla Sunar” kalıcı sergisi var. 3. kattaki sanat galerisinde Mevlüt Akyıldız’ın sergisi 31 Ağustos 2019’a kadar gezilebilir. 4. kattaki süreli sergi katında ise bir ayağı İstanbul’da açılan Milli Mücadele’nin 100. yılında “İstiklâl” sergisini 31 Aralık 2019’a kadar ziyaret edebilirsiniz. Daha fazla bilgi ve fotoğraf hikayelerdeki “Ankara” albümünde sizi bekliyor.

428 - 443 yılları arasında, Doğu Roma İmparatoru II. Theodosius tarafından yaptırılan Şerefiye Sarnıcı, Binbirdirek Sarnıcı (4.yy) ve Yerebatan Sarnıcı (6.yy) ile birlikte İstanbul’un su ihtiyacını karşılamak üzere inşa edilmiş önemli eserlerden biri 375 yılında Doğu Roma İmparatoru Valens, bugün Bozdoğan Kemeri ismiyle bildiğimiz Valens Su Kemeri’ni inşa ettirmiş. Kemerin amacı Belgrad Ormanı yakınlarındaki su kaynaklarından Büyük Saray, Zeuksippos Banyoları ve Büyük Çeşme’ye su taksimi yapmakmış. Şerefiye Sarnıcı da, diğer sarnıçlar gibi gelen suyu depolamak amacıyla kullanılmış. Şerefiye Sarnıcı ve Binbirdirek Sarnıcı arasında bağlantı olduğu tespit edilmiş. Yerebatan ve Binbirdirek Sarnıçları arasında da bağlantı bulunmuştu. Şerefiye Sarnıcı’nın tavan yüksekliği 9 metre. 4 sıra 8’erden toplam 32 sütun bulunuyor. Binbirdirek’te 12,5 metre yüksekliğinde 224, Yerebatan’da 9 metre yüksekliğinde 336 sütun bulunuyor. Şerefiye Sarnıcı’nın üzerinde 1910’larda Arif Paşa Konağı, 1950’lerde ise Eminönü Belediye Binası olarak da kullanılan bina yapılmış. 2010 yılında, eski Eminönü Belediye binasının yıkılması ve Şerefiye Sarnıcı’nın restore edilip gün yüzüne çıkacağı duyurulmuştu. Nisan 2018’de 8 yıl süren restorasyonun tamamlanmasının ardından sarnıç ziyarete açıldı. Giriş ve çıkış Piyer Loti Caddesi’ndeki cam yüzey kaplı yapıdan gerçekleşiyor. Merdiven kullanamayacak olanlar için asansör ile rahat erişim sağlanmış. Şerefiye Sarnıcı her gün 09:00 - 19:00 arası ziyarete açık ve giriş ücretsiz. Şu anda sarnıç içinde turistik bir işletme bulunmuyor. Oldukça havadar olan sarnıçta güzel bir ışıklandırma ve müzik yayını var. Bu sayede sarnıcın mimari güzelliğinin tadını çıkartabildik. Umarız böyle devam eder Daha fazla fotoğraflar hikayelerdeki “Tarihi Yarımada” albümünde sizi bekliyor. #bayaiyiistanbul

Tüm dünyanın en iyi korunmuş antik tiyatrosu olan Aspendos Tiyatrosu’na, sırtını dayadığı tepeden bakış  MS 2.yy’da, Roma İmparatoru Marcus Aurelius döneminde yapılan tiyatronun mimarı Aspendos'lu Theodorus'un oğlu Zenon. Tiyatronun ön cephesi 100 metre genişliğinde, 22 metre yüksekliğinde. Tiyatronun oturma yerlerinde bazı kişilerin isimlerinin kazınmış olmasından, bu yerlerin kişilere ayrılmış olduğu anlaşılıyor. En üst sıralarda bile isim yazılı olması, akustiğinin ne kadar muazzam olduğunun ispatı gibi. Aspendos şehri, Bizans ve Selçuklu dönemlerinde varlığını sürdürmüş. Tiyatronun oturma bölümü ve sahne binasının bir bütün olarak yapılmış olmasına ek olarak, günümüze bu kadar iyi korunmuş şekilde ulaşmasını Selçuklulara ve Atatürk’e borçluyuz. Selçuklu döneminde kervansaray olarak kullanılan yapı, güçlendirilmiş, restore edilmiş. Hatta Alaeddin Keykubat’ın tiyatronun kule bölümünü çinilerle kaplattığı ve köşk olarak kullandığı düşünülmekte. Selçuklu restorasyonundan kalan zigzag boya izleri bugün hala görülebiliyor. Atatürk ise, o dönem içi bakımsız ve bitkilerle kaplı olan Aspendos Tiyatrosu’nu 9 Mart 1930’da ziyaret etmiş ve şöyle demiş “Bu tiyatroyu restore ediniz. Ama kapısına kilit vurmayınız. Burada temsiller veriniz, güreşler düzenleyiniz.” Tam da Atamızın dilediği gibi oldu. Bu sene Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivali’nin 26.sı düzenlenecek. 2015’te yapılan restorasyonun ilk fotoğrafları hepimizi korkutmuştu. Bakanlık alınan numuneler ve yapılan testlerin ardından “Korkuteli Beji’ rengindeki kireç taşının kullanılması’ kararı alındığını açıklamıştı. Çok güvenliğimiz Prof. Dr. Nevzat Çevik restorasyonda kullanılan taşların tiyatroyu gelcekte ayakta tutacak bir parça olacağını ve Prof. Dr. Havva İşkan Işık da taşların doğru seçim olduğunu, renginin zamanla uyum sağlayacağını söylemişti. Gerçekten de söyledikleri gibi oldu Tiyatronun hemen arkasındaki patikadan Aspendos Antik Kenti’ne ulaşabiliyorsunuz. Antik kentten kalanlar ve su kemerleri muazzam. Köprüçay‘daki Aspendos Köprüsü de mutlaka görülmeli. Bu ikisini başka bir gün ayrıca anlatacağız. Aspendos Tiyatrosu’ndan daha fazla fotoğraf hikayelerdeki “Aspendos” albümünde

Istanbul ❤️

Ishak Pasha Palace, a deserted palace in the middle of a stunning landscape. What a destination! #DoguBeyazit #SimplyUnforgettable . @hamityalcn . #Turkey #HomeOf #Agri

Bu fotoğrafın hikayesi gerçekten hayatımda yaşadığım en ilginç olaylardan birini içeriyor. ‍♂️ Bir gün esrarengiz bir kadından mail aldım. Benim takipçim olduğunu, Amerika’da yaşadığını, nerelere gitmek istediğimi bu konularda biraz sohbet etmek istediğini söyledi. Sonra İnstagram’dan başka bir arkadaşımla daha yazıştığını öğrendim. Birkaç hafta içinde kendimizi İsveç’in Lapland bölgesinde bulduk. Ne istiyorsak aynı gün için hiçbir ücret ödemeden ayarlıyordu. Mesela Uçak bileti anında en güzel yerden biletiniz hazır. İsveç’te hangi otelde kalmak istiyorsun en pahalı ve görkemli olan İce Hotel beş dakika da en iyi odası tamam. Kuzey ışığı turu “kaç tane” hemen üç bölgede farklı tur hazır. Hiç tanımadığınız bir yığın adam, kimi kar motorlarıyla, kimi Huskylerle geliyor bizi almaya, sabah biriyle, akşam biriyle, gece bir diğeriyle hiç durmadan bir haftaya yakın gezdik. Hayatımda böyle gezdiğimi hatırlamıyorum. Üzerimdeki tulumu neredeyse hiç çıkaramadım. Hava -20’lerde gece buzdan bir odada kalıyorsun 3-5 saat uyuyup yollara revan oluyorsun. Binlerce fotoğraf çektim hala hiç yayınlamadığım ve nerede çektiğimi bilmediğim fotoğraflar var. Onlardan bir tanesi de bu ev fotoğrafı. Buraya akşam motorlu kızaklarla gelmiştik. Yol boyunca karanlık ve buz gibi bir hava vardı. Dağın başına ulaştığımızda sıcacık dağ evlerinde yer sofraları hazırlanmış geyik etleri ve türlü ikramlar vardı. Tabi ben fotoğraf çekmek için dışarda kaldım. Kuzey Işıkları tam olarak gözükmüyordu ama birkaç deneme çekimi yaptığımda kamerada görüldüklerini fark ettim. Bir umut vardı. Bir saatten fazla bekledim. İrili ufaklı bir yığın görüntü görüp çektim, bu fotoğraf onlardan derlediğim bir fotoğraf oldu. Bizi çağıran kadına ne oldu derseniz hiçbir fikrim yok. İnternetten baktığım kadarıyla kadın Amerikalı bir aktivismiş, Afrikada kimsesiz çocuklara yönelik bir dernek filan kurmuş, birçok ülkede derneklerde ismi çıktı aratınca. Daha sonra birkaç daveti daha oldu fakat ben katılmadım. Hayat gerçekten tuhaf şeylerle dolu geriye dönüp baktığında güzel hikayeler ve fotoğraflar kalıyor geride..